-
Aşk Gibi Aydınlık Ölüm Gibi Karanlık
Ve on ikinci fersahın sonunda, güneş ışınları sel gibi aktı. Büyük patlamadan bugüne, aydınlıkla karanlık sürekli yer değiştiriyor. Bir aydınlık karanlığın yerine, bir karanlık aydınlığın yerine geçiyor. İnsanlığın en kadim destanında Gılgamış, güneşin yolunu, güneşin doğuşu yönünde dağdan geçerek izlemeye koyulur. Bir fersah yol alınca, çevresini saran karanlık yoğunlaşır. Işık yok, önünü ardını göremez. Uzun, tehlikeli ve karanlık bir yolculuktan sonra Gılgamış ışığa kavuşur. Bin yıldan sonra Baz da, aynı fersahlardan geçerek, Dağlar Ülkesi'ne, 'karanlık' diyara doğru yola çıkar, ancak amacı Gılgamış'ın amacıyla aynı değildir. Biri ölümsüzlük otunu arar, öteki koynunda ölümü gezdirir. Ve Kevok, Büyük Ülke'den kanatlanır Jir'in ardından, boyunduruk tanımayan aşkına doğru uçar. Baz'ın bakışlarına sinen ölüm karanlığı, Kevok'un gözlerine oturmuş aşkın ışığıyla aydınlanır. Ölüm-kalım savaşında ölüm, onları sonsuz bir karanlığın içinde bırakır; ikisi de soğuk toprağa düşer ve buna sadece gökteki yıldızlar şahit olur. 'Yiğitler, yol göstericiler de aya benzer, önce büyür, her yeri ışığa boğar, sonra kaybolup giderler.
Bu Konu için Etiketler
Yetkileriniz
- Konu Acma Yetkiniz Yok
- Cevap Yazma Yetkiniz Yok
- Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
- Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
-
Forum Kuralları